Twitter’da geçtiğimiz gün, “Bu tip videoları sık görmüyor muyuz?” yorumuyla paylaşılan ve basın toplantısı sırasında yere yığılan konuşmacının görüntülerini içeren [hassas] video, kısa sürede milyonlarca kişi tarafından izlendi. Ve durumu Covid-19 aşılarıyla ilişkilendiren binlerce yanıt ve alıntı paylaşıldı. Aslında bu olay iki yıl önce gerçekleşmiş ve Tanja Erichsen henüz o günlerde aşı olmamıştı. İki sene öncesinde de yine aşılarla ilgili yanlış ve yanıltıcı bilgilerin başrolü olmuştu. Evet bugünlerde bu tip videoları Twitter’da daha fazla görüyoruz, çünkü Elon Musk’ın politikalarının ardından platforma geri dönen kullanıcılar dezenformasyon yayma eğilimi taşıyor.
Daha önce Covid-19 ile ilgili açıklamaları sonucu Schengen bölgesine girişi yasaklanan ve birçok sosyal medya platformundan engellenen -reptilianlar’ın dünyayı gizli bir şekilde yönettiğini savunan- popüler komplo teorisyenlerinden David Icke Twitter’a geri dönerek paylaşımlara başladı. Önümüzdeki günlerde, Musk’ın Twitter’ı satın almasının ardından artan dezenformasyona odaklanan çalışmaları sık görebiliriz.
Anonim hesaplar risk altında
Geçtiğimiz yılın son haftasında -evet henüz alışamasak da 2022’den bahsediyorum- Twitter’da yer alan kullanıcı verilerinin ele geçirilmesiyle ilgili haberler tekrar ortaya çıkmıştı. Twitter API’ında -Uygulama Programlama Arayüzü- meydana gelen açıktan, yaklaşık 400 milyon kullanıcıya ait telefon numaraları ve e-posta adreslerini içerdiği iddia edilen bilgilere erişildi. Bu bilgilerden bir kısmının satışa çıkarıldığı hatta ünlü isimleri de içerdiğine dair haberler gelse de henüz tam olarak verilerin kapsamı belli değildi. Wired’da yer alan habere göre İrlanda Veri Koruma Komisyonu ve ABD Ticaret Komisyonu konuyla ilgili soruşturma yürütüyor. Bu tip sızıntılar genellikle anonim hesap kullananları, kendileri ile ilişkilendirelebilecek arka planda paylaşılan bilgilerin açığa çıkmasıyla tehlikeye sokuyor. Twitter’dan olaya dair güncel bir açıklama yapılmasa da ağustos ayında anonim hesaplarla ilgili endişeler platform tarafından da paylaşılmıştı.
Sızıntıdan bahsetmişken birçok kişi tarafından kullanılan güçlü şifre önerme ve bilgileri saklama gibi işlevleri yerine getiren Lastpass, geçtiğimiz ay veri setlerinin çalındığını duyurmuştu. Tamamen şifre güvenliği sağlamak için oluşturulan bir aracın başına gelmemesi gereken tek şey gerçekleşti. Süreç ve dikkat edilmesi gerekenlerle ilgili New York Times’ta faydalı bir yazı yer alıyor.
Brezilya’da kongre baskını ve sosyal ağlar
Geçtiğimiz hafta sonu, Brezilya’da seçimi kaybeden Bolsonaro’nun destekçileri darbe çağrılarıyla başkanlık sarayı, kongre ve yüksek mahkeme binalarını bastı. İlk adımda, seçim sonuçlarını kabullenmeyen destekçiler yollara çıkarak çeşitli eylemlere başvurmuştu. Yaşanan olayların sosyal ağlarda örgütlenme yapılarına dair, Garbage Day bülteni yazarı Ryan Broderic‘in yazısından pasaj paylaşmak istedim:
Trump destekçilerinin kongre binasında nasıl toplandıklarına dair; Facebook grupları, kılıç sallayan çok takipçili hesaplar ve Parler vb. alternatif sağcı sosyal ağların bir kombinasyonu üzerine fikir birliği oluşmuştu. Plan, Trump’ın başkanlığı sırasında saf tutan tüm farklı grupları bir miting bahanesiyle bir araya getirmek ve Washington’a salıvermekti. Organizasyonun başında ise sağcı aktivist Ali Alexander ve onun grubu, tabii ki bir de Trump’ın kendisi yer alıyordu. Ancak ABD’de yaşanan olayların aksine Bolsonaro şu anda Brezilya’da değil. Son birkaç haftadır Florida’da, KFC’de depresyon yemekleri yiyor. Bu nedenle odak noktası bir miting olmak yerine “ülkeyi ele geçirmek” olan çağrılar, WhatsApp ve Telegram gibi mesajlaşma uygulamalarından yayıldı. Brezilyalı fact-check sitesi Aos Fatos’a göre, darbe girişimini organize etmek için başvurulan ana platformlar, Telegram ve WhatsApp ile birlikte kısa video platformu TikTok ve son yıllarda Brezilya’da popüler hale gelen bir başka Çin video uygulaması olan Kwai. Kısa video uygulamalarındaki çok takipçili hesaplar, kongre baskınını talep etti ve bu videolar birçok kişi tarafından görüntülendi. Daha sonra indirildi ve mesajlaşma uygulamalarına yayıldı. Tabii bir de işin YouTube boyutu var. Bolsonaro yönetimi sırasında YouTube üzerinden bir düzine kanaldan oluşan bir ağın, otoriter içerikleri tanıtarak yılda milyonlarca dolar kazandığı tespit edildi. Ve Bolsonaro, geçen yılki kampanyasının çoğunu YouTube reklamlarına yöneltmişti.
Video akış platformları kötüye gidiyor
Vox’ta yer alan haber ve verilere göre geçtiğimiz yıl Netflix hariç diğer video akış platformlarının bilançoları eksi verdi. Habere göre bu veriler, neden bazı dizilerin ortadan kaybolma sıklığının arttığını da açıklıyor.
Haftanın önerileri:
- İnternet Mem’lerinin ansiklopedisi KnowYourMeme’in arka planı, işleyişi ve bu süreçte platformların hâkimiyetlerine dair keyifli bir yazı The Wall Street Journal’da yer alıyor.
- Geçtiğimiz hafta Niemanlab’te yayımlanan 2023’te gazetecilikte yaşanacaklar üzerine öngörüler içeren özetler paylaşmıştım. Bu hafta ise Nic Newman tarafından hazırlanan ve Reuters Enstitüsünde paylaşılan; içinde bulunduğumuz yıl için gazetecilik, medya ve teknoloji akımlarında beklentilere odaklanan çalışma yayımlandı.
- Ücretsiz veri görselleştirme araçları arasında en popüler platformlardan Tableau Public, geçtiğimiz yıl içerisinde platform aracılığıyla hazırlanan çalışmalardan bir seçki oluşturdu. Benim en beğendiklerim; Layoffs of 2022, Know Your Meme History, Wordle Starter For Human Beings oldu.
- Dinamik ve etkileşimli veri görsellerini, kodlama yapmadan en basit yoluyla hazırlamak için başvurulabilecek araçların başında -geçtiğimiz yıl Canva bünyesine geçen- Flourish geliyor. Bu yazıda yer alan Flourish aracılığıyla hazırlanan çalışmalar, aracın kullanımıyla neler yapılabileceğine dair fikir veriyor.
- Microsoft arama motoru Bing’i, ChatGPT ile güçlendirmeyi planlıyor. The Information’ın haberine göre, ChatGPT destekli Bing sürümü Mart ayından önce kullanıma sunulacak. Microsoft 2019 yılında, Open AI’ın yapay zekâ çalışmalarına da finansman sağlamıştı.
- Albert Ali Salah tarafından Sarkaç’ta yayımlanan, veri odaklı ve interdisipliner bir araştırma alanı hesaplamalı sosyal bilimlerin gelişiminin ve alanda yapılan çalışmaların aktarıldığı yazıyı okumanızı öneriyorum.
- Post-it’in ilk sayısı, Twitter’dan Mastodon’a hızlı geçişin yaşandığı döneme denk gelmişti ve bu sürecin nedenlerine kısaca değinmiştim. Aradan geçen yaklaşık iki aylık süreçte Twitter’da sular durulmadı fakat Mastodon’a yönelen kullanıcılar Twitter’a da tekrar dönmeye başladı. Guardian’da geçtiğimiz gün grafiklerle, Mastodon’daki kullanıcı hareketliliği ele alındı. Haberde, Mastodon’daki bu hareketliliğe dayanarak Twitter’ın aldığı kararlara kullanıcıları tarafından nasıl tepki verildiği ortaya çıkarılmış.
- Gelişme çağında olan gençler üzerine, sosyal medya akışlarını takip etme alışkanlıklarına göre beyin fonksiyonlarının karşılaştırıldığı araştırma yayımlanmış. Üç yıl süren, ödül ve ceza temalı oyun oynarken fMRI cihazı ile takip edilen katılımcılar arasında; Instagram, Facebook ve Snapchat hesaplarını sık sık kontrol etme alışkanlıkları bulunanlar beyinlerinin yanıt verme biçiminde değişiklik gösterdi. Bu durum onların akranlarından gelen geri bildirimlere karşı daha duyarlı olduğunu, sosyal medyayı az kullananların ise sosyal ilişkilerde olumlu tepkilere daha duyarsız olduğunu ortaya koyuyor.
- New Statesman’da, önceki yıllarda “ölçülü yaşam biçimleri” ve “alçakgönüllü” tavırları ile ön planda olan Silikon Vadisi CEO’ları ve onların geçtiğimiz dönemde büyük ölçüde yıkılan imajlarını ele alan yazı yayımlandı. Yazıda, değişen temsil yüzeysel ve belirli süreye sıkıştırılarak aktarılmış olsa da teknoloji dehâsı mitinin yıkımı tartışmaya değiyor.
- Statista, Avrupa Birliğinin GDPR yönetmeliği aracılığıyla büyük teknoloji şirketlerine kestiği cezaları derledi. Çerez izinleri, veri işleme konusunda yetersiz bilgilendirme, ayrıntılı kişisel bilgileri depolama gibi ihlallere karşı verilen cezalarda Amazon, Google ve Meta platformları başı çekiyor.
- R Programla Dili’nde, “0” ve “NA” arasındaki farkı ve nasıl birbirlerine dönüştürülebileceklerine kısaca değindiğim bir yazıyı daha önce bloğumda paylaşmıştım. Bu hafta okuduğum bir yazı ise veri setinde spesifik konumda yer alan “0” ve “NA” dönüştürmenin yolunu gösteriyordu. Her ikisini birlikte paylaşmak istedim.
- Python ve R’ı ele alan çalışmalardan karşılaştıklarımı her bültene eklemeye çalışıyorum. Veri seti içerisinde spesifik gözlemleri filtreleyerek görmek için her iki dilde yürütülecek izlek.
- Pipe operatörüne -aktarım ya da bağlantı operatörü olarak da isimlendiriliyor- başvurmak, R Programlama Dili öğrenme sürecine katkı sağlayacak adımlardan biri olabilir. Pipe operatörü; uzun zincire dönüşebilen kodların kolay okunabilmesi ve böylece karışıklıkların azalması, değişiklik yapmak istediğimizde kod bloğunun tümünü değiştirmeye gerek bırakmaması gibi avantajlar sağlıyor. Konuyu ele alan linklediğim yazı faydalı görünüyor belki önümüzdeki dönemde yazıyı çevirerek web sitesine eklerim.
Bir yanıt yazın