Seçim grafikleri, Sahte haberler ve Algospeak

Geçtiğimiz hafta ABD’de, Temsilciler Meclisindeki sandalyelerin tümünü ve Senatodaki sandalyelerin ise bir kısmını belirlemek için ara seçimler gerçekleştirildi. Benim; kongredeki güç dengelerinden, demokrat-cumhuriyetçi kazanımlarından ya da kayıplarından ziyade seçim sonuçlarının kullanıcılara nasıl ulaştığı ilgimi çekti. Özellikle haber aktarımında veri görselleştirmelerine yer veren büyük medya kuruluşları, seçim dönemlerini bir takım yeniliklerle karşılıyor. Bu hafta, Reuters ve Bloomberg gibi yaygın haber mecralarının grafik arayüzleri ve seçimin görsel anlatıları için Svelte’ye başvurmasını ve anlık aktarımda yaptıkları güncellemelerini inceledim. Svelte son yıllarda kodlama sürecini kısaltması ve kolaylaştırmasıyla öne çıkan ve veri gazeteciliği pratiklerinde de uygulanması ile de yakın zamanda adından söz ettiren bir derleyici. Reddit’te karşılaştığım bu kısa eğitim içeriği belki tanışmak, başlamak ya da incelemek isteyenler için faydalı olabilir.

Linkte yer alan akışta ise, Bloomberg’te görev alan Paul Murray’nin, grafiklerdeki yenilikler üzerine detaylandırmaları yer alıyor.

Algospeak, TikTok filtrelerine sıçradı

Sosyal medya platformlarında, anlamadığınız ya da yanlış yazıldığını düşündüğünüz kelime, cümle ve yerli yersiz kullanılmış emojilerle karşılaşıyorsanız, bunun zaman zaman kasıtlı olabileceğini düşünmeniz gerekebilir. Geçtiğimiz yıl aşı karşıtlarının sık kullandığı “algospeak”, internetin diğer alt topluluklarında da yaygınlık gösteriyor. Özellikle tartışmalı ve platformların kısıtladığı konularda içerik üreten kullanıcılar, platform denetimlerinden kaçabilmek için çeşitli kelime oyunlarına başvurabiliriyor. TikTok’ta da sıklıkla başvurulan yöntem, platformun sunduğu filtrelere de yansıdı. Video platformunda kullanıcıların paylaşmak istediği fakat silinme endişesi yaşadığı içerikler, filtreler aracılığıyla algoritmayı “aldatarak” yayımlanmaya başladı.

Twitter’da sahte haberlerin anlık yükselişi

Twitter tarafından onaylı kullanıcılara verilen “mavi tik”e, Twitter Blue’ya 8 dolar ödeyen kullanıcılar da sahip olma hakkı kazanınca platformda sahte haber patlaması yaşandı. Blue’nun sağladığı “mavi tik” ayrıcalığıyla popüler kişileri ve şirketleri taklit eden kullanıcılardan özellikle sporcular ve borsaya kote olan şirketler nasibini aldı. Twitter gündeminin iki popüler paylaşımı (biriki) platformda yer alan karmaşanın özeti oldu.

Kripto para birimleri ve Blokzincir topluluklarının hoşuna gitmeyebilir

World Wide Web’in yaratıcısı Tim Berners-Lee, Web3’ün geleceği ile ilgili yapılan tahminlerin göz ardı edilmesini telkin etti. Geçmişte veri odaklı gazetecilik ve projelere dair öngörülerde bulunan ve bugün kullanıcı verilerinin mahremiyeti üzerine girişimi ile ilgilenen Berners-Lee, Web 3.0 hakkında dile getirdiği fikirlerin Web3 ile karıştırıldığını belirtti. Kripto para birimleri ve blokzincir ile ilgilenen topluluklarda Web3’ün sıklıkla İnternetin geleceği olacağına dair görüşlere rastlanıyor.

Dünya Kupası öncesi, futbolda saha içinin evrimi

Dünya Kupası maçlarına dair en eski hatıram 1998’de, Stade de France oynanan Fransa-Brezilya finaline dayanıyor. Final maçından Zinedine Zidane’ın estetik pasları ve kafa golleri dışında aklımda pek bir şey kaldığını anımsamıyorum. Süregelen yıllarda da bu anıları unutmamamı sağlayacak özet ve kesitlere defalarca rastladım, fakat maçın hikâyesine ya da oyunun akış biçimine dair neredeyse hiçbir fikrim yoktu. Geçtiğimiz günlerde maçın tamamını tekrar seyrettim ve maça dair daha fazla enstantane hatırlayanlar hemfikir olacaktır, o gün futbolun zirvesinde oynanan oyun ile bugün sergilenen ortalama bir performans arasında en ufak bir ortak nokta yok.

Elbette futbolda, bazı taktik organizasyonların ya da çeşitli oyun stillerinin sahaya yansıdığı farklı dönemleri hatırlıyoruz. Ayrıca bu kadar ilgi çeken bir oyunun değişimini tetikleyebilecek onca etkenin, saha içine hiç yansımamasını beklemek de yanlış olur. Fakat altını çizmek istediğim o günden bugüne oynanan oyunun tamamen birbirinden farklı olması; saf yeteneğin oyuna hâkimiyeti, minumum yerleşim ve plan, maksimum içgüdüsel davranışa sahne olan bir oyundan bahsediyorum. Sanırım özellikle son yıllar 1998 futboluyla bugünün futbolu arasındaki benzerlikleri daha da silikleştiren gelişmelere sahne oldu. Süreci hızlandıran etmenler arasında futbolcuların performans analizlerinde yaşanan gelişmeler, gol ve asist beklentilerinin oyun anlatılarında artan önemi, parselasyon üzerine odaklanan teknik kadrolar ve -uluslararası alanda- futbol seyircilerinin değişen talepleri gibi unsurlar değerlendirilebilir.

Yakın zamanda Twitter’da gördüğüm paylaşım da sürecin ne kadar hızlandığını kanıtlar nitelikte… Premier League’de son yıllarda yaşanan dönüşümü aktaran grafikte özellikle dikkat çeken; -karşılama planıyla kasıtlı olarak zaman zaman tercih edilse de- kale vuruşlarındaki uzunlukların giderek kısalması yer alıyor. Geçiş oyununu anlatan “Directness” ise, tamamen geçişe dayalı oyundan ziyade, planlı hücumun tercihini gösteriyor. Grafikte yer alan göstergelerin tümü, sahanın her bölgesinin tasarlandığı, boş alanların giderek azaldığını, yüksek optimizasyonu ve düşük tesadüfi gelişmeleri işaret ediyor.

Okuma Önerileri:

TikTok’ta yapılması planlanan araştırmalar için yol gösterebilecek üç yazı:

Son dönemin en popüler uygulamalarından Mastodon’a dair geniş çerçevede değerlendirme:

Amerika’da deprem erken uyarı sistemi uygulaması hayata geçti:

New York Times’ta, Katar’da düzenlenecek Dünya Kupası için Nepal’den hareket ederek kaybedilen hayatları ele alan haber yayımlandı:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir